Değişim ve Değişime Direnme Üzerine

Değişim yönetimi, organizasyonların kültür ve davranışlarını değişen dünyaya uyumlu hale getirme sanatıdır. Ancak, bu zor bir süreçtir çünkü her değişiklik, sistemi genel olarak etkiler. Değişim sürecinde, çalışanların belirsizlik hissetmeleri doğaldır ve bu nedenle iletişim şeffaf olmalıdır. İnsanlar değişime ekonomik, psikolojik veya sosyolojik nedenlerle direnebilirler. Önemli olan, direncin nedenlerini anlamak ve uygun stratejiler geliştirmektir.

Değişim yönetimi, kurum kültürünün ve davranışların değişen dünya ile uyumlu hale gelmesini sağlama sanatıdır. Fakat değişimi yönetmek oldukça zordur. Çünkü mevcut sistemde yapılan herhangi bir değişikliğin, sistemin tümü üzerinde sınırsız etkiler vardır. Zorluk, fiziksel işleri kopyalamakta değil, zihinsel işlerde yenilik yapmaktadır. Çünkü organizasyonel alışkanlık, her gün yeniden tekrarlanan ve üretilen bir kültür haline gelmiştir. Organizasyonların kendilerine ait olan bu kültürel davranış biçimlerinden kurtulması için ikame edilecek davranış biçimlerini tekrar ederek üretip yaygınlaştırmalıdırlar. Bu değişimin ilk aşaması düşünce biçiminin değişmesi ve mantıksal bilinç düzeyinde değişimin kabul görmesidir.

Her organizasyonun kendine has sorunları ve özellikleri vardır; bu nedenle organizasyona değişim farklı yaklaşımlar ve müdahaleler gerektirir. Değişim için en iyi strateji değil, organizasyonun gerçeklerine en uygun değişim stratejisi tercih edilmelidir. Bir organizasyon mevcut alışkanlıkları ile değişmeden ne kadar uzun süre devam etmiş ise, değişim fikirlerinin ortaya konulması da o kadar zorlaşır.

Çalışanlar değişimi duyar duymaz belirsizlik hissine kapılır. Meydana gelen değişim olumlu olsa bile, yine de belirsizlik yaratacağı için, çalışanın bir an önce bu yeni durumdan haberdar edilmesi ve şüphelerin dağıtılması gerekir. Çalışanlara değişimin boyutları ve etkileri açık ve net bir biçimde anlatılmalı, kendilerinden ne beklendiği ya da ne istendiği açıkça belirtilmelidir. Değişimin başarısı, direnişi en aza indirmek için ne kadar beceriyle yönetildiğine bağlıdır.

Her insan belirli bir düzeyde değişime karşı koyar, kimisi çok daha az direnç gösterir kimisi ise değişime daha dirençlidir. Gösterilen direnç miktarı kişiye olduğu kadar, değişimin konusuna, içeriğine, hızına, zamanlamasına, şeffaflığına, kültüre göre farklılık gösterir.

İnsanlar Değişime Neden Direnir?

Değişime direnmenin nedenleri ekonomik, psikolojik, ya da sosyolojik olarak gruplandırılabilir. Değişime direnme nedenleri bu gruplardan birisine girebileceği gibi birden fazla gruba da girebilir. Değişim nedenleri organizasyonlara özel olarak değiştiğinden kesin ve değişmez kurallar tanımlamak ya da gruplar oluşturmak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Her durum kendi dinamiklerini barındırır. Ancak bu gruplamayı yapmaktaki amacım, karşılaştığımız direncin nedenleri üzerine düşünmemizi kolaylaştıracak bir kılavuz olmasıdır.

Çalışanlar ekonomik kayıplara neden olabileceği şüphesi uyandıran her türlü değişime karşı direnirler. Çalışanların bilgi alanı dışında olan bir teknoloji değişimi çalışanlarda işini kaybetme korkusu yaratabilir, organizasyonel bir değişim çalışanın pozisyonun geriye düşeceği ya da kaybedeceği endişesi yaratabilir, performans değerlendirmesindeki ya da unvanlardaki değişimlerde de benzer durumlar söz konusudur. Özetle çalışanlara ekonomik olarak darbe vuracağı endişesi barındıran her değişim çalışanların direnciyle karşılaşır ki bu durum bu değişimin kendisini kaçınılmaz olarak başarısız kılacaktır.

Değişim ülkenin, organizasyonun ya da bireylerin sosyal değerleriyle çatışırsa ciddi bir direnç ile karşılaşır. Bunun yanında ait olunan grubun yaygın eğilimi değişime direnme yönünde ise grup normları diğer bireyleri de belirli kalıplar biçimde davranmaya itmektedir. Sosyal psikoloji alanında yapılan deneylerin (Asch deneyleri buna örnek olarak verilebilir) bilimsel sonuçları da bu yöndedir. Bu nedenlere gruplara liderlik eden kişilerin değişime direnip direnmeme yönündeki tavırları oldukça önemlidir.

Değişim bazı çalışanlarda duyusal tepkilere neden olabilir. Bireyleri değişime karşı koymaya iten psikolojik faktörler, en karmaşık ve çözülmesi en çok özen gerektiren güçlü dirençlerdir.

  • Başarısız olma endişesi
  • Değişimin gerektirdiği yeni şeyleri öğrenme kaygısı
  • Adapte olabileceğine yeterince güvenmeme
  • Değişimi yönetenlere güven duymama ya da kişisel kızgınlık
  • İlgisizlik
  • Değişimin kendisine karşı ya da değişimin başarısız olacağına dair ön yargı
  • Değişimin gerektirdiği yeni rutinlere karşı öfke
  • Alışkanlıklar ve algılama biçimi
  • Değişimin yanlış ya da gereksiz olduğuna inanma

 

Suha Selçuk 

Blog yazılarımızdan seçmeler

Two person celebrating the great results in the company

Agile Koç ve Scrum Master Rolleri

Agile koçların, Scrum Master’ın hiyerarşik yöneticisi olması bağımsız ve özgürce çalışabilmeleri gereken iki rol arasında çatışma yaratır. Scrum Master, takımın ihtiyaçlarını ve süreçlerini daha iyi anlayarak ekibe özgün çözümler üretir.

YAZININ TAMAMI »

Yapay Zeka Destekli Çeviklik & Organizasyonel Gelişim: Kullanım Alanları

Yapay zeka (YZ), organizasyonların daha çevik, uyumlu ve verimli hale gelmesine yardımcı oluyor. YZ destekli çeviklik, organizasyonların iş süreçlerini optimize etmesine, çalışanların verimliliğini artırmasına ve stratejik hedeflere daha hızlı ulaşmasına imkan tanır. İşte organizasyonel gelişimde YZ destekli çevikliğin kullanım alanları ve örnekleri:

YAZININ TAMAMI »

Product Owner Nedir?

Product Owner rolü, 1990’ların başında Jeff Sutherland ve Ken Schwaber tarafından geliştirilen Scrum metodolojisiyle gündeme geldi. Scrum’daki anahtar rollerden biri olan Product Owner, ürünün başarısındaki en kritik unsurlardan biridir.

YAZININ TAMAMI »