GERÇEK POTANSİYELİ ORTAYA ÇIKARTMAK
Agile Dönüşümün Karmaşık Yapısı
Agile Dönüşüm Yüzeysel Değişikliklerden Çok Fazlasıdır
Agile Dönüşüme Temel Yaklaşım
Agile dönüşüm, kurumsal dünyanın gündemindeki bir kavram olup şirketlerin işleyiş şeklinde ve yapılarında belirgin bir değişiklik vaat eder. Ancak bu sadece yüzeysel bir değişim mi, yoksa kurumların yapısını ve kültürünü etkileyen bir değişim mi? “Dönüşüm” terimi yapısal ve derin bir değişimi çağrıştırırken, şirketler gerçekten yapılarını ve sistemlerini değiştiriyorlar mı, yoksa sadece görünürde yapılan bazı değişikliklerle mi adapte oluyorlar? Bu soru, agile dönüşüm tartışmasının merkezindedir ve büyük önem taşır. Şaşırtıcı bir şekilde, birçok çalışma, birçok agile dönüşümün hedeflenen amaçlarına ulaşamadığını göstermektedir. Bu kapsamlı yazıda, agile dönüşümünün karmaşık dünyasına derinlemesine inerek bu değişen manzarayı şekillendiren karmaşıklıkları, zorlukları ve önemli faktörleri keşfediyoruz.
Agile Dönüşüm Nedir?
Özünde, agile dönüşüm, bir organizasyonun kültüründe, süreçlerinde ve zihniyetinde derin bir değişimi içerir. Sadece agile metodolojilerini benimsemekle kalmaz, yeni bir çalışma biçimini benimser. Agile dönüşüm, sadece kurumsal anlamda değil, kuruluşun DNA’sında bile belirgin bir değişim için çabalar. Bu yolculuk, şirketlerin geleneksel normları sorgulamasını, hiyerarşileri yeniden değerlendirmesini ve operasyonel DNA’larını yeniden yapmasını gerektirir. Agile takımlar kurmanın ötesine geçer ve organizasyonu oluşturan sosyal sisteme derinlemesine nüfuz eder.
Agile Dönüşümler Başarılı Mı?
Endişe verici gerçek, birçok agile dönüşümün hedeflediği amaçlarına ulaşamamasıdır. Çeşitli çalışmalar ve endüstri raporları sürekli olarak bunu vurgulamıştır. McKinsey & Company tarafından yapılan bir araştırma, agile dönüşümlerin sadece yaklaşık %20’sinin başarılı olduğunu göstermektedir. Proje Yönetimi Enstitüsü (PMI) tarafından yapılan başka bir çalışma ise, organizasyonların neredeyse %70’inin stratejilerini uygulamada zorlandığını ve bunun çoğunlukla agile dönüşüm içerisinde olan şirketleri içerdiğini ortaya koymaktadır. Bu istatistikler düşündürücü bir tablo çizmektedir ve bu başarısızlıkların nedenlerini daha derinlemesine incelemeyi gerektirmektedir.
Kompleks Sosyal Sistemler
Agile dönüşümlerinin neden sık sık başarısız olduğunu anlamak, yüzeysel değişikliklerin ötesine geçip sosyal sistemlerin kompleks yapısına inmeyi gerektirir. Organizasyonlar sadece değiştirilebilir parçalara sahip makineler değildir; kompleks, adapte edilebilir ve sıklıkla öngörülemez sistemlerdir. Onları bu şekilde ele almak, agile dönüşümün başarısı için temel bir unsurdur. Bu kompleks yapıyı anlamada yardımcı olan önemli bir teori, tüm unsurların bir sistemin içindeki bağlantısını vurgulayan bütünsel bir yaklaşım olan Sistem Düşüncesi’dir. Agile dönüşüm bağlamında, bu bir organizasyonun izole bileşenler koleksiyonu olmadığını, ancak birbirleriyle ilişkili ve birbirlerine bağımlı parçalar ağı olduğunu kabul etmek anlamına gelir. Sistemin bir parçasında yapılan herhangi bir değişikliğin organizasyonun tümünde etkilere yol açabileceğini fark etmek ilk adımdır.
Agile Dönüşüm Ekosistemi
Sistem Düşüncesi ile yaklaşıldığında, agile dönüşüm, her bir bileşenin diğerlerini nasıl etkilediğini şekillendiren kompleks bir ekosistem haline gelir. Bu bileşenler arasında liderlik, kültür, süreçler, teknoloji ve belki de en önemlisi insanlar bulunur. Tek bir bileşenin izole olarak değiştirilemeyeceğini kabul etmek önemlidir, çünkü bu, tüm ekosistemi etkileyebilir. Agile dönüşümlerin başarısızlığını anlamak için, bir alandaki değişikliklerin diğer alanlardaki dengeyi nasıl bozabileceğini düşünmemiz gerekmektedir. Örneğin, kültürel direnci ele almadan agile metodolojileri benimsemek, zorluklara ve dönüşüm çabalarını zayıflatmaya neden olabilir. Benzer şekilde, mevcut süreçler ve organizasyon kültürü ile uyumlu olmayan yeni teknolojilerin uygulanması, iyileştirmelerden ziyade verimsizliklere neden olabilir.
Bütüncül Yaklaşım
Agile dönüşüm ekosistemi içinde, organizasyonun yolculuğunu şekillendiren birçok bileşen etkileşimde bulunur. Liderlik, kültür, süreçler, teknoloji ve insanlar, bu kompleks sistemin ayrılmaz parçalarıdır. Bu bileşenlerden herhangi birinin değiştirilmesi diğerlerini etkileyebilir, bu nedenle agile dönüşüme bütüncül bir yaklaşım benimsemek önemlidir. Örneğin, kültürel direnişi ele almadan agile metodolojilerini benimsemek, zorluklar oluşturabilir ve ilerlemeyi engelleyebilir. Benzer şekilde, var olan süreçler ve organizasyon kültürü ile uyumlu olmayan yeni teknolojilerin uygulanması, iyileştirmelerden ziyade verimsizliklere neden olabilir.
Agile dönüşüm içerisinde olan kurumların organizasyon yapılarını, bu yapılarda yapılacak değişiklikleri, dönüşümün amacını ve bu amaca ulaşmak için izlenecek yolu vb. tüm kararları alırken bütüncül bir bakış açısı ile değerlendirme yapmalıdırlar. Bu durum basitçe tüm bileşenleri hesaba katmaktan daha derin bir düşünme biçimidir. Söz gelişi organizasyon yapısında bir değişikliğe karar vermek istiyorsunuz, sadece etki ettiği tüm bileşenleri düşünmek elbette işinize yarayacaktır ancak bunun da ötesinde,
- Organizasyonun nihai hedefi nedir?
- Bu hedef dahilinde yapacağımız değişikliklerin etkisi nedir?
- Kararı kim almalıdır?
- Bu kararı almak ile vazgeçtiğimiz alternatifler nelerdir?
- Bu değişikliğin maliyeti ne kadardır? Bu maliyeti başka bir değişiklikte harcamanın getirisi daha yüksek olabilir mi?
gibi soruların cevaplandığı çok daha derinlemesine bir bakış açısına ihtiyaç bulunmaktadır.
Karar Alma
Çalışanları dahil edin. Tüm seviyelerdeki engelleri kaldırın.
Yeni Bir Sistem
Kendi kendini yöneten, ağ tabanlı bir organizasyon oluşturun.
Sağlıklı Ölçeklendirme
Takım seviyesinde sonuçlar oluşturun, şeffaflığı sağlayın.
Yalın Organizasyon
Organizasyon içindeki bürokrasiyi minimum seviyeye indirin.
Her Dönüşüm Benzersizdir
Agile dönüşümün, her organizasyon için uygun olan tek bir yolu yoktur. Aksi bir modelin her yerde çalışmasıdır ki bu durum mümkün değildir. Öncelikle dönüşümün amacı, bu amaca ulaşmak için izlenecek stratejini belirlenmesi ve bu yolda uygun olacak pratiklerin hayata geçirilmesi gerekir. Söz gelimi bir şirket çevik dönüşüm ile bir başka şirket benzer hedeflere ulaşmak isteyebilir. Bu durumda da şirket DNA’ları, kültürleri bambaşka olduğu için detaylı incelemelerin sonunda bambaşka çevik yollara sapmaları gerektiği anlaşılacaktır. Her şirket çevik dönüşüm yolculuğunda incelenmeye ve kendine ait bir yolu tasarlamaya ihtiyaç duyar. Bu, bütünsel bir bakış açısı ve organizasyonu kompleks bir sosyal sistem olarak derinlemesine anlama gerektiren dinamik bir yolculuktur. Başarı, tüm unsurların birbiriyle bağlantısını kabul etmek ve onları topluca ele almakla ilgilidir. Bu kompleks ekosistemde ilerlerken, öğrenmeyi ve adaptasyonu vurgulamak önemlidir.
Agile dönüşümler, iteratif süreçlerdir ve rotanın düzeltilmesi yalnızca beklenen değil, teşvik edilen bir durumdur. Liderler, geri bildirimin benimsendiği ve başarısızlıklardan alınan derslerin büyüme fırsatları olarak görüldüğü sürekli iyileştirme kültürünü teşvik etmelidir.
“Agile dönüşüm” terimi giderek yaygınlaşmaktadır. Bu, organizasyonların işleyiş şeklinde bir değişimi, geleneksel yöntemlerden daha uyarlanabilir ve esnek bir yaklaşıma doğru bir ayrılışı simgeler. Ancak, “dönüşüm” kelimesinin önemi hafife alınmamalıdır. Bu, sadece bir organizasyon şeması değişikliğinden çok, bir organizasyonun temelinde derin bir değişimi temsil eder. Bu yolculuğa başarılı bir şekilde başlamak için şirketlerin sadece agile metodolojileri benimsemekle kalmayıp, Sistemler Düşüncesi’ni kapsayan bir zihniyeti benimsemeleri gerekir; bu da agile dönüşüm ekosisteminin karmaşıklığını ve birbirlerine bağımlılıklarını tanımayı içerir. Agile dönüşüm, yüzeysel bir düzeltmeden daha fazlasını gerektirir; bu, organizasyon içinde kültürel bir değişimi zorunlu kılar. Bu, sadece agile uygulamalarını benimsemekle kalmaz, aynı zamanda bir agile zihniyetini geliştirmekle ilgilidir. Bu zihniyet, uyum sağlama, işbirliği ve sürekli iyileştirme arzusu etrafında döner. Bu, çalışanların düşünme ve çalışma şeklinde temel bir değişiklik, daha duyarlı ve müşteri odaklı bir yaklaşıma doğru bir kaymadır. Agile dönüşümün özünü tam olarak kavramak için organizasyonların Sistemler Düşüncesi prensiplerine dalmaları gerekir. Bu bütünsel yaklaşım, organizasyonların sadece ayrı bileşenlerin koleksiyonları olmadığını, ancak birbirine bağlı parçalardan oluşan karmaşık sistemler olduğunu vurgular. Organizasyonun bir alanında yapılan değişiklikler, tüm sistemi derinden etkileyebilir. Bu nedenle, bütünü üzerindeki etkisini düşünmeden tek bir unsurun değiştirilmesi, istenmeyen sonuçlara yol açabilir.
Sürekli Gelişim
Organizasyonlar için sürekli gelişimin temelini sürekli öğrenim oluşturacaktır. Bu nedenle organizasyonların öğrenmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Bunun için de öncelikle organizasyonun öğrenme sürecine ileteceği bilgiyi belirlemeli ve bu bilgiyi değerlendirecek ve yeni bilgiyi üretecek süreci belirlemelidirler. Girdi olarak alınacak ve işlenilecek veri nasıl elde edilecek, kimin tarafından ve hangi kriterler ile değerlendirilecek ve son olarak üretilen yeni bilgi nasıl kullanılabilecek. Organizasyonlar için bilgi üretimindeki bu süreçte özellikle bilginin değerlendirilme aşamasını takımlara dağıtmakta ve bilgi üretimi ve üretilen bilginin kullanılmasını aşağıdan yukarıya bir yapılandırma ile yetkilendirmek organizasyonun kendi kendine organize olma becerisini arttıracaktır.
Agile dönüşüm, geri bildirim ve adapte olma üzerine süregelen bir süreçtir. Sürekli öğrenme ve gelişmeyi teşvik etmek temel öneme sahiptir. Başarısızlık sadece bir engel olarak değil, stratejileri öğrenme ve iyileştirme fırsatı olarak görülmelidir. Bu ortamda deneyimlemeye teşvik edilir ve çalışanlar işlerine sahip çıkarak bilinçli kararlar almaya teşvik edilirler. Agile dönüşüm, metodolojilerin uygulanmasından öte, organizasyon içinde bir agile zihniyeti yerleştirme sürecidir. Bu amaçla, şirketler Sistem Düşüncesi’ni benimsemeli ve agile dönüşüm ekosisteminin karmaşık bileşenlerinin birbirine bağlı ağını tanımalıdır. Sosyal sistemlerin karmaşıklıklarını ele alarak, sürekli öğrenme kültürünü teşvik ederek ve çeşitli bileşenler arasındaki etkileşimi anlayarak, organizasyonlar agile dönüşüm yolunu daha yüksek bir başarı olasılığıyla takip edebilirler. Hızla değişen iş dünyasında, agile dönüşümü benimsemek sadece bir seçenek değil, bir gerekliliktir. Bu sadece süreçleri değiştirmekle kalmaz, organizasyonların nasıl işlediği, adapte olduğu ve rekabetin giderek arttığı bir dünyada nasıl başarılı olduğunu değiştirmekle ilgilidir.
Referanslar:
- McKinsey & Company. (2020). Delivering through agility: From projects to products. Retrieved from https://www.mckinsey.com/business-functions/mckinsey-digital/our-insights/delivering-through-agility-from-projects-to-products
- Project Management Institute. (2020). Strategy Implementation – Sustaining and Accelerating. Retrieved from https://www.pmi.org/whitepapers/strategy-implementation-sustaining-and-accelerating